1990 yıllar askerden yeni gelmişim cemaat tarikat bilmiyor bu alanda hiç kimseyi tanımıyor bilmiyorum.
Yıl 1992 manevi işlerin içerisinde olanlara artan ilgim sebebiyle birçok İslami faaliyet gösteren kurumları gözlemliyordum.
1995 Bosna ve Çeçenistan’ın şanlı cihat dönemi ve bu arada İsmini yeni duymaya başladığım İHH ilgimi çekmeye başlıyor…
İHH ile aktif yolculuğumuz 2008 yılında başladı, İHH vesilesiyle çok güzel insanlarla tanıştım, yurt içi ve yurt dışından aktivist âlim kanaat önderi yazarçizer…
Çetin Topçuoğlu ve Cevdet Kılıçlar gibi iki yiğit ile yollarımız kesişti,umarım Şehitler bize de şahitlik ederler hesap gününde…
Başta başkan Bülent Yıldırım, Başkan vekili Hüseyin Oruç gibi iki sırdaş dertdaş , onlarca arkadaş ve kardeş edindim…
İHH vesilesiyle hayal bile edemediğim girilemez denilen Gazze’ye ‘’Filistin’e Yol açık’’ karayolu konvoyu ile girip görmek nasip oldu.
İHH ile olan yolculuğumda acı tatlı çok anım oldu, çok tecrübe edindim, sadece âlimleri ve iyi insanlarla sınırlı değil tanımaklığım, cemaatleri tarikatları birçok yapıyı tanıdım birçok şey öğretti bu yolculuk bana.
Mevki makam hırsı ile yanıp tutuşan, siyasi kariyeri için iskeleye yanaşan, verdiği infak ile caka satan, aynı yolda yorulan, bir süre sonra seni yoldan çıkarmaya çalışan, çelme takan, yoldan çıkan birçok insan ve yapıları tanıma fırsatım oldu...
Hakkını vermem lazım, Genel başkan Bülent Yıldırım ile bu güne kadar yapılan özel görüşme ve il başkanları toplantılarımız da bir defa olsun her hangi bir cemaat, tarikat ve liderleri hakkında asla olumsuz konuştuğuna şahit olmadım, iyi ilişkiler kurun kardeş olun, birlikte iş yapın diyerek telkinlerde bulundu hep…
İHH yüzlerce ülkede gerek ofisleri, gerek partner kuruluşlar aracılığı ile yüzlerce projeye imza atmış bir kurum.
İnsanlara sadece balık vermekle yetinmeyen balık tutmayı öğreten, birçok ülkede dul yetim engelli ve yaşlılara yönelik meslek edindirme kursları açan, eğitimini tamamlamış bu kardeşlerimize iş imkânı sağlayan, Suriye’de savaş ortamında çadır kentlerin tam ortasında üniversite kuran bir kurum İHH.
Eğitim, tebliğ ve davet faaliyetlerinin yürütülmesi ve nitelikli insan yetiştirilmesi için yetimhaneler, okullar, kuran kursları, kütüphaneler, camiler ve mescitler, Afrika'da su kuyuları, katarakt ameliyatları kısacası hangi ülkede eksik ve ihtiyaç olan her ne varsa, O ihtiyaca uygum projeleri yapmış ve hayata geçirmiş bir kurum İHH.
Yapılan işler gıda kolisi ve et dağıtmaktan ibaret değil elbette.
Genç İHH ve ATOM birimleri ile gençleri aktif aksiyon hale getirmiş Tekno Fest’te yerini almış pırıl pırıl gençlerin yanı sıra, kuruluş aşamasında ne gerek var denilen 6 Şubat depremi ile ihtiyaç ve önemi net bir şekilde ortaya çıkan arama kurtarma ve binlerce gönüllüleri ile gönülleri fethetmeye devam ediyor.
Yüreğimizi yakan, canımızı acıtan şey bunca tecrübe birikime rağmen, elleri ile yaptıklarını dilleri ile heder eden, İslam düşmanları ile edeceği mücadeleyi, enerji birikim ve tecrübelerini Müslümanlara ve kurumlarına karşı kullanan kardeşlerimizdir, söz konusu sadece İHH değil elbette.
Cemaat, tarikat ve kurumlar arası sorunlarımız olabilir, bunlar içeride konuşulup çözüm üretilmesi gereken çok önemli ve ayrı konular.
Ne İHH, ne diğer kurum ve yöneticileri hatasız veya kusursuz değildir.
Dernek vakıf tarikat cemaat ismi ve işlevi her ne olursa olsun, eğer fikir ayrılığı var ve yolların ayrılması gerekiyorsa herkes kendi yoluna gidebilir elbette.
Yol haritamız ve yoldaki işaretler bellidir, kavgayla değil, anlaşarak helalleşerek yıkmadan yıpratmadan gitmektir İslam ahlakına uygun olan.
Her hangi birimiz bir yerden ayrıldıktan sonra kendi yolumuza bakmalı kendi işlerimize yoğunlaşmalıyız.
Mesela Gazze’de insanların aç ölmelerini değil, tok ölmelerini sağlıyorsunuz demek nasıl bir ruh halidir?
Allah iyilik yapanları sever buyuruyor kuranı kerimde, şu halde insanlar gıda kolisi, et, kıyafet kırtasiye dağıtan kişi ve kurumları, yaptıkları iyiliği hafife almak doğru bir şey midir?
Gazze’ye girişler çok sınırlı ve zor, açlıktan ölenlerin olduğu bir ortamda kapıya dayanmışız, koli et ulaştırmak isteyen kurumlar, balığı ulaştırmakta dahi zorlanırken insanlara balık tutturmayı nerede nasıl başarabilecekler acaba?
Yapılan iyi işleri, işin içinde olanları sürekli eleştirmenin itibarsızlaştırmanın ne faydası var, ne kazandırıyor size, merak ediyorum?
Konu tamamen İHH değil, herhangi bir dernek vakıf cemaat tarikat vs bu işlerin içinde olan kurum ve yöneticilerini ve yaptıkları iyiliği sürekli eleştirerek birilerinin kafalarının karışmasına, yazdığınız ve yayınladıklarınız ile birilerinin iyilikten infaktan vazgeçmesine vesile olmak size günah mı, yoksa sevap mı kazandırıyor bunu düşünmenizde fayda var?
Dün bizim mekânımız dediğiniz, birlikte yol yürüdüğünüz ekmeğinizi bölüştüğünüz, kardeşim dediğiniz kişileri kötülemek kurumları hedefe oturtmak İslam’i duruş ve ahlaka uygun mudur?
Hz Muhammed iki günü birbirine denk olan ziyandadır buyurur.
Geriye dönüp bir bakın günler, aylar, hatta yıllar geçmiş ama bir adım ileri atmamış, gerisin geriye gidiyorsun, Allah yolunda yorulan cihat eden, davet ve tebliğ eden, yardım dağıtan kurumları ve insanları eleştiriyorsun dur bir düşün, bu sana ne kazandırıyor?
Ve ey kardeşim sorarlar adama sen ne yapıyorsun diye?
Ne cevap vereceksin, ben klavye başında Müslümanların eksiklerini buldukça yazıyor cümle âleme duyuruyorum mu diyeceksin?
Yıkan, ayrıştıran, itibarsızlaştıran, fitne çıkartan olma.
Mademki çok biliyorsun bırak artık eleştirmeyi ve işe koyul, kur bir dernek veya vakıf, en iyi başkan sen ol, kur bir cemaat en iyi hoca efendi sen ol, örnek ol, abi ol, hoca ol,
Olacaksan sakin ol, sabırlı ol.
Amacımız üzüm yemektir, ne bağa bostana zarar vermek, ne bağcıyı nede bostancıyı dövmek değil elbet.
Bu arada yazı kişiye özel değildir, isteyen herkes üzerine alınabilir.
İHH’da yolun sonu demiştik başlarken, yolun sonu kara toprak,
Allah ömür ve sağlık verdiği sürece iyilik taşımaya devam.