Kahve Kitap
Aziz Terzi
Köşe Yazarı
Aziz Terzi
 

Normal Hayata Dönmek, İslam’a Dönmekle Olur!

Kahramanmaraş merkezli, hem ülkemizde hem de Suriye’de büyük bir yıkıma sebep olan deprem, her birimizi, yürekleri parçalayan büyük bir hüzne sevk etti. Yürekleri parçalayan ve tüm Müslümanları büyük bir hüzne sevk eden bu depremde vefat eden tüm kardeşlerimizi Rabbimizin rahmeti ile kuşatmasını, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in buyurduğu gibi onları ahiret şehitleri olarak kabul etmesini niyaz ediyorum. Yakınlarını ve en sevdiklerini yitirmenin derin acısını yaşayan kardeşlerimize ise Rabbimizin sabırlar yağdırmasını niyaz ediyorum ki bu sabır; iman edenler için mükâfatının ancak Allah’tan beklenileceği büyük bir lütuf ve büyük bir hayırdır. “Onlar başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. İşte Rableri katından rahmet ve lütuflar onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.” [Bakara 156-157] Muhakkak ki depremler gibi hayır ve şerden ne taşırsa taşısın insanlara isabet eden her şey, Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın ezeldeki takdiri ve bir kazası/hükmüdür. Bununla birlikte öncesinde gerekli önlemlerin alınması ve sonrasında hiçbir ihmal göstermeden Müslümanların işlerinin dosdoğru bir şekilde yürütülmesi, halkın işlerinden ve genel riyasetinden sorumlu olan devletin yükümlülüğüdür. Bu hususu ayrıca özel olarak değerlendirmek gerekir. Depremler gibi büyük hadiseler, Allah’ın her şeye hâkim olan mutlak kudretini gösteren büyük ayetlerden birisidir. Gökleri ve yerleri yoktan var eden, her şeye bir ölçü ve bir nizam koyan, ölümü ve hayatı yaratan, her şeye bir ecel tayin eden, her işi hikmetli olan ve ilmi ile her şeyi kuşatan âlemlerin Rabbi Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın azamet ve kudretini gösteren kevni ayetlerden birisidir. Şimdi sormak istiyorum; Allah’ın her şeyin üzerine hâkim olan kudreti karşısındaki acizliğimizi iliklerimize kadar hissetmedik mi? Aslında hiçbir şeye sahip olmadığımızı, sahip olduğumuzu sandığımız hiçbir şeyi koruyamadığımızı görmedik mi? İnsanların birçoğunun belki de sahip olmak için yıllarca çalıştığı evlerinden, sözde çağdaşlığın ve zenginliğin göstergesi sayılan yüksek binalardan nasıl kaçıştığına şahit olmadık mı? Dünya malının ve sahip olduğumuz şeylerin ne kadar da geçici ve boş olduğunu yakini bir şekilde anlamadık mı? Evet, bu depremler vesilesiyle sahip olmamız gereken en değerli ve yegâne şeyin, imanlarımız ve salih amellerimiz olması gerektiğini kati bir şekilde idrak ettik. Ölümün ne kadar yakın olduğunu ve ansızın bizleri yakaladığını görmek ise çok sarsıcı bir ibrettir. İşte ölüm bizlere bu kadar yakın ve er geç isabet etmesi bu kadar katidir. Onu engellemeye ve başından savmaya hiçbir kimsenin gücü yetemez. Öyle ise akıl ve basiret sahibi herkesin yapacağı tek şey ona ve ondan sonrasına hazırlanmaktır. Şehirlerin yıkımına, on binlerce insanımızın ölümüne, yüzbinlerce insanın yaralanmasına, çok büyük maddi kayıplara, kitlesel göçlere, büyük sosyolojik ve demografik değişimlere neden olan bu depremlerden kısa bir müddet sonra hayatın artık normale dönmesi konuşulmaya başlandı. Herkes hep bir ağızdan hızlıca eski normal hayata dönmenin gerekliliğinden bahsetmeye başladı. Onların normal hayata dönmekten kastettikleri ise bu depremi bir felakete dönüştüren laik kapitalist sisteme, her türlü haramların ve münkerlerin rahatça ve aleni bir şekilde işlenebildiği seküler hayata, ilkesiz, değersiz ve ölçüsüz nesiller yetiştirmeye adanmış eğitime, faiz, borsa ve kamu mülklerini şirketlere peşkeş çekerek zenginlerin servetlerine servet katacak ekonomilerine, yapılaşmaya değil tarıma elverişli olan arazileri rant için imara açmaya koşuşan kamu yönetimi anlayışlarına, güvenli ve huzurlu bir yuva olması gereken evlerin yatırım aracına dönüşmesine, insana ve insan hayatına değer vermeyen sadece oy ve iktidar hesapları yapan siyasetlerine, eğlence, zevk, sefa ve bedeni hazların peşinde koşmaktan ibaret rezil bir hayata dönmektir. İşte bunların eski normal hayatlarına dönmekten kastettikleri bunlardır. Bunların normal diyerek dönmeyi düşündükleri zamanlarda yaşanan yıkımlar ve ölümler, doğal depremlerden yaşanan yıkımlar ve ölümlerden yüzlerce kat daha fazlasına neden olmuştur. Misal olarak Hilafetin yıkılması ile yaşanan işgaller, savaşlar ve katliamlarda ölen insan sayısı depremlerde ölen insanların binlerce katından daha fazladır. Suriye, Afganistan, Irak, Filistin, Libya, Yemen, Arakan, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Bosna, Karabağ ve sair beldelerde meydana gelen yıkımlar ve ölümler yüzlerce kat daha fazladır. Ekonomik krizlerin ve sömürünün yaşandığı günümüzde açlıktan ölen insanlar, depremlerden ölen insanlardan onlarca kat daha fazladır. Her gün yaşanan cinayetler, kürtaj adı altında katledilen bebekler, uyuşturucu ve alkol bağımlılığının neden olduğu ölümler depremlerde ölen insanlardan kat kat fazladır. Şimdi tüm bunlara rağmen hangi normale çağırıyoruz? Oysaki hayatın normale dönmesi ancak İslami bir hayata dönülmesi ile mümkün olur. Bu hayatı yaratan Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın hükümlerine ve nizamlarına dönmekle olur. Yönetimden ekonomiye, hukuktan siyasete, eğitimden kadın erkek ilişkilerine kadar hayatın her alanında Allah’a dönmeyen bir toplumun hayatı normal olabilir mi? Hayatlarımızı tehdit eden sadece yer altındaki fay hatlarının kırılması mıdır? Bir asırdan fazladır toplumsal fay hatlarımızın her gün kırıldığını görmüyor musunuz? Her gün kırılan toplumsal fay hatlarının sarsıntısı ile büyük yıkımlara sebep olan bu çürük toplum zemininde yaşamaya devam etmek, bunu normal görmek ve toplumsal çöküşe sebep olan bu büyük tehlikeyi hala görmemek ancak akılları sefih, gözleri kör ve kulakları sağır kimselerin vasfıdır. Binam çökmesin diye endişe edip önlem almak için harekete geçen kimselerin, toplumsal çöküşe karşı duyarsız olması ve harekete geçmemesi ne kadar büyük bir basiretsizliktir. Yerin altındaki fay hatlarının kırılmasına yapacak bir şeyimiz olmayabilir. Ancak ondan çok daha yıkıcı olan toplumsal fay hatlarının kırılmasını önleyebiliriz. Sadece Allah’a kulluk edilen, gazabını değil rahmetini celb eden, Allah kelimesinin en yüce olduğu, huzur ve güven dolu bir toplumu yeniden inşa edebiliriz. Bu tarz büyük musibetler insanlar üzerinde sarsıcı etkiler oluşturur. Akıllar ve nefisler sarsılır. Sorgulamalar ve tefekkürler derinleşir. Öğüt alanlar ve hallerini düzeltenler çoğalır. Öyle ise toplumsal değişim için bu atmosferi en hayırlı bir şekilde değerlendirmemiz gerekir. İnsanların kalplerine ve akıllarına dokunmak, bu felaketlerin gerçek sebepleri üzerinde konuşmak, alınması gereken ibretleri ve tedbirleri paylaşmak, eğer harekete geçmezsek önümüzde bizleri bekleyen diğer büyük felaketlere karşı uyarmak için tüm cehdimizi kullanmamız gerekir. Çevremizde ve en yakınlarımızda toplumsal çöküş ile birlikte ifsat ve münkerlerin enkazı altında kalmış ve kurtarılmayı bekleyen milyonlarca insan var. Kur’an ve sünnetin naslarına ve İslami fikirlere, ekmek gibi su gibi muhtaç insanlar var. Nasıl ki deprem bölgelerinde enkaz altında kalanlara ve yardıma muhtaç olanlara koşmak için can attıysak aynı şekilde toplumsal çöküşün mağdurlarına da el uzatmak için aynı duygu ile hareket etmeliyiz. يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَج۪يبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْي۪يكُمْۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِه۪ وَاَنَّهُٓ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resulüne icabet edip (emirlerine uymalısınız). Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O’na götürülüp toplanacaksınız.” Enfal - 24    
Ekleme Tarihi: 03 Nisan 2023 - Pazartesi

Normal Hayata Dönmek, İslam’a Dönmekle Olur!

Kahramanmaraş merkezli, hem ülkemizde hem de Suriye’de büyük bir yıkıma sebep olan deprem, her birimizi, yürekleri parçalayan büyük bir hüzne sevk etti. Yürekleri parçalayan ve tüm Müslümanları büyük bir hüzne sevk eden bu depremde vefat eden tüm kardeşlerimizi Rabbimizin rahmeti ile kuşatmasını, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in buyurduğu gibi onları ahiret şehitleri olarak kabul etmesini niyaz ediyorum.


Yakınlarını ve en sevdiklerini yitirmenin derin acısını yaşayan kardeşlerimize ise Rabbimizin sabırlar yağdırmasını niyaz ediyorum ki bu sabır; iman edenler için mükâfatının ancak Allah’tan beklenileceği büyük bir lütuf ve büyük bir hayırdır.

“Onlar başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. İşte Rableri katından rahmet ve lütuflar onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.” [Bakara 156-157]

Muhakkak ki depremler gibi hayır ve şerden ne taşırsa taşısın insanlara isabet eden her şey, Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın ezeldeki takdiri ve bir kazası/hükmüdür. Bununla birlikte öncesinde gerekli önlemlerin alınması ve sonrasında hiçbir ihmal göstermeden Müslümanların işlerinin dosdoğru bir şekilde yürütülmesi, halkın işlerinden ve genel riyasetinden sorumlu olan devletin yükümlülüğüdür.

Bu hususu ayrıca özel olarak değerlendirmek gerekir.

Depremler gibi büyük hadiseler, Allah’ın her şeye hâkim olan mutlak kudretini gösteren büyük ayetlerden birisidir. Gökleri ve yerleri yoktan var eden, her şeye bir ölçü ve bir nizam koyan, ölümü ve hayatı yaratan, her şeye bir ecel tayin eden, her işi hikmetli olan ve ilmi ile her şeyi kuşatan âlemlerin Rabbi Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın azamet ve kudretini gösteren kevni ayetlerden birisidir.

Şimdi sormak istiyorum;

Allah’ın her şeyin üzerine hâkim olan kudreti karşısındaki acizliğimizi iliklerimize kadar hissetmedik mi?

Aslında hiçbir şeye sahip olmadığımızı, sahip olduğumuzu sandığımız hiçbir şeyi koruyamadığımızı görmedik mi?

İnsanların birçoğunun belki de sahip olmak için yıllarca çalıştığı evlerinden, sözde çağdaşlığın ve zenginliğin göstergesi sayılan yüksek binalardan nasıl kaçıştığına şahit olmadık mı?

Dünya malının ve sahip olduğumuz şeylerin ne kadar da geçici ve boş olduğunu yakini bir şekilde anlamadık mı?

Evet, bu depremler vesilesiyle sahip olmamız gereken en değerli ve yegâne şeyin, imanlarımız ve salih amellerimiz olması gerektiğini kati bir şekilde idrak ettik.

Ölümün ne kadar yakın olduğunu ve ansızın bizleri yakaladığını görmek ise çok sarsıcı bir ibrettir.

İşte ölüm bizlere bu kadar yakın ve er geç isabet etmesi bu kadar katidir. Onu engellemeye ve başından savmaya hiçbir kimsenin gücü yetemez. Öyle ise akıl ve basiret sahibi herkesin yapacağı tek şey ona ve ondan sonrasına hazırlanmaktır.

Şehirlerin yıkımına, on binlerce insanımızın ölümüne, yüzbinlerce insanın yaralanmasına, çok büyük maddi kayıplara, kitlesel göçlere, büyük sosyolojik ve demografik değişimlere neden olan bu depremlerden kısa bir müddet sonra hayatın artık normale dönmesi konuşulmaya başlandı. Herkes hep bir ağızdan hızlıca eski normal hayata dönmenin gerekliliğinden bahsetmeye başladı. Onların normal hayata dönmekten kastettikleri ise bu depremi bir felakete dönüştüren laik kapitalist sisteme, her türlü haramların ve münkerlerin rahatça ve aleni bir şekilde işlenebildiği seküler hayata, ilkesiz, değersiz ve ölçüsüz nesiller yetiştirmeye adanmış eğitime, faiz, borsa ve kamu mülklerini şirketlere peşkeş çekerek zenginlerin servetlerine servet katacak ekonomilerine, yapılaşmaya değil tarıma elverişli olan arazileri rant için imara açmaya koşuşan kamu yönetimi anlayışlarına, güvenli ve huzurlu bir yuva olması gereken evlerin yatırım aracına dönüşmesine, insana ve insan hayatına değer vermeyen sadece oy ve iktidar hesapları yapan siyasetlerine, eğlence, zevk, sefa ve bedeni hazların peşinde koşmaktan ibaret rezil bir hayata dönmektir. İşte bunların eski normal hayatlarına dönmekten kastettikleri bunlardır.

Bunların normal diyerek dönmeyi düşündükleri zamanlarda yaşanan yıkımlar ve ölümler, doğal depremlerden yaşanan yıkımlar ve ölümlerden yüzlerce kat daha fazlasına neden olmuştur. Misal olarak Hilafetin yıkılması ile yaşanan işgaller, savaşlar ve katliamlarda ölen insan sayısı depremlerde ölen insanların binlerce katından daha fazladır. Suriye, Afganistan, Irak, Filistin, Libya, Yemen, Arakan, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Bosna, Karabağ ve sair beldelerde meydana gelen yıkımlar ve ölümler yüzlerce kat daha fazladır. Ekonomik krizlerin ve sömürünün yaşandığı günümüzde açlıktan ölen insanlar, depremlerden ölen insanlardan onlarca kat daha fazladır. Her gün yaşanan cinayetler, kürtaj adı altında katledilen bebekler, uyuşturucu ve alkol bağımlılığının neden olduğu ölümler depremlerde ölen insanlardan kat kat fazladır.

Şimdi tüm bunlara rağmen hangi normale çağırıyoruz?

Oysaki hayatın normale dönmesi ancak İslami bir hayata dönülmesi ile mümkün olur. Bu hayatı yaratan Allah Subhânehû ve Teâlâ’nın hükümlerine ve nizamlarına dönmekle olur. Yönetimden ekonomiye, hukuktan siyasete, eğitimden kadın erkek ilişkilerine kadar hayatın her alanında Allah’a dönmeyen bir toplumun hayatı normal olabilir mi?

Hayatlarımızı tehdit eden sadece yer altındaki fay hatlarının kırılması mıdır? Bir asırdan fazladır toplumsal fay hatlarımızın her gün kırıldığını görmüyor musunuz?

Her gün kırılan toplumsal fay hatlarının sarsıntısı ile büyük yıkımlara sebep olan bu çürük toplum zemininde yaşamaya devam etmek, bunu normal görmek ve toplumsal çöküşe sebep olan bu büyük tehlikeyi hala görmemek ancak akılları sefih, gözleri kör ve kulakları sağır kimselerin vasfıdır.

Binam çökmesin diye endişe edip önlem almak için harekete geçen kimselerin, toplumsal çöküşe karşı duyarsız olması ve harekete geçmemesi ne kadar büyük bir basiretsizliktir.

Yerin altındaki fay hatlarının kırılmasına yapacak bir şeyimiz olmayabilir. Ancak ondan çok daha yıkıcı olan toplumsal fay hatlarının kırılmasını önleyebiliriz. Sadece Allah’a kulluk edilen, gazabını değil rahmetini celb eden, Allah kelimesinin en yüce olduğu, huzur ve güven dolu bir toplumu yeniden inşa edebiliriz.

Bu tarz büyük musibetler insanlar üzerinde sarsıcı etkiler oluşturur. Akıllar ve nefisler sarsılır. Sorgulamalar ve tefekkürler derinleşir. Öğüt alanlar ve hallerini düzeltenler çoğalır. Öyle ise toplumsal değişim için bu atmosferi en hayırlı bir şekilde değerlendirmemiz gerekir. İnsanların kalplerine ve akıllarına dokunmak, bu felaketlerin gerçek sebepleri üzerinde konuşmak, alınması gereken ibretleri ve tedbirleri paylaşmak, eğer harekete geçmezsek önümüzde bizleri bekleyen diğer büyük felaketlere karşı uyarmak için tüm cehdimizi kullanmamız gerekir. Çevremizde ve en yakınlarımızda toplumsal çöküş ile birlikte ifsat ve münkerlerin enkazı altında kalmış ve kurtarılmayı bekleyen milyonlarca insan var. Kur’an ve sünnetin naslarına ve İslami fikirlere, ekmek gibi su gibi muhtaç insanlar var.

Nasıl ki deprem bölgelerinde enkaz altında kalanlara ve yardıma muhtaç olanlara koşmak için can attıysak aynı şekilde toplumsal çöküşün mağdurlarına da el uzatmak için aynı duygu ile hareket etmeliyiz.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَج۪يبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْي۪يكُمْۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِه۪ وَاَنَّهُٓ اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resulüne icabet edip (emirlerine uymalısınız). Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O’na götürülüp toplanacaksınız.” Enfal - 24

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Murat can
(03.04.2023 15:59 - #72175)
Hayırlara vesile olsun.....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Resul DAYAN
(03.04.2023 22:44 - #72177)
Rabbim İslam ümmetinin basiret ve ferasetini arttırsın. Bizleri nasihatlerden ve musibetlerden ders alıp hayatını buna göre dizayn eden kullarından eylesin.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ömer
(04.04.2023 11:26 - #72179)
Allah sizden razı olsun Aziz Terzi hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2023 acotr.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2023 casino siteleri deneme bonusu veren siteler