Kahve Kitap
Turgay Başboğa
Köşe Yazarı
Turgay Başboğa
 

HAKİKATİN TADI !!!

  "Gerçekler acıdır’’ sonucuna ulaşmış insanoğlu yaşam tecrübesi ile. İnsanların sözünü edip durduğu acı gerçekler, çoğunlukla ne acıdır, ne de gerçek .Acı olan gerçeklerin gizlenmesi,aldanma ve aldatılmadır.(özellikle de Allah’ın adıyla )… İnsan dehası bu nedenle gerçeklere önem vermeyi bırakmış ve sahte bir dünya kurmaya yönelmiştir. Sahte dünyada yaşam sahte, söylemler/nutuklar sahte, Kulluklar sahte,sevgiler sahte, dostluklar sahte,ilişkiler sahte,rakamlar sahte, gıdalar sahte, ilaçlar sahte…   ‘’Gerçekler acıdır derler de,hakikatin tadını söylemezler’’ der Üstat İsmet Özel. Öyle ya Hakiki bir gülümseme,içten gelen bir selam,riyasız bir namaz,bilinçle yapılmış bir yardım,Adaletle verilmiş bir karar,Müslümanca bir yaşam ve ölüm sonunda hak edilmiş bir Cennet hakikattir ve çok ‘’tatlıdır’’ Gerçeği söylemek güç ve cesaret ister,bedel ister.Dışlanma,hor görülme,sürgün,can ve mal güvenliğini yitirme,tehdit ve belki de şehadet bekler sizi.   Oysa; Maslahata uygun sözler söylemek,aldatmak, yalan yanlış uydurmak,oyalamak ve oyalanmak, kulağa ve gönle hoş gelir.  Dost acı söylermiş derler; Bu nedenle acıyı uyuşturmak, hastalığı gizlemek ve sizi oyalamak yerine, müsade edin bu hastalığa, bu yaraya parmak basayım ve acı konuşayım, sert söyleyeyim açık ve gerçekçi olup diyeyim ki: "kanser tümörü kanına, beynine ve kalp hücreleri ne kadar sirayet etti ve çok ilerledi. Bu nedenle elimizi çabuk tutmalıyız. Zira vakit çok dar, ölüm yakın,facia ise derin!"... ‘’O yaklaşmakta olan, ( kıyamet ve ahiret giderek) yaklaşmaktadır.’’ (Necm 57)   İsmet Özel’in naif ifadeleriyle yaptığı uyarıya da kulak verelim…   “Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ” “Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan “Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan “Bakın yaklaşıyor...”   Bu sebeple ‘’ama,fakat,lakin’’ olmadan,apaçık ve  sert sözlerim, iğneleyici, keskin ve net eleştirilerim biraz acı geliyorsa; bu acılığı benim kusurum kabul edin(zira söylediğim her şeyin ilk muhatabı kendi nefsimdir) ama bu acı sözlerde bir hakikatin, bir gerçeğin yattığına inanıyorsanız, yabana atmayın. Bu sözlerin acılığı benim, gerçeğin/hakikatin tadı sizin olsun… Fukan Suresi 30.Ayeti her okuduğumda vücudum tüm zerrelerine kadar titrer.Zira yer hesap verme yeri,Zaman hesap verme zamanı,şikayette bulunan ise Peygamberimiz. Mesele çok ciddi… ’’Ve Resul Dedi ki; Ya Rabbi; Muhakkak ki benim kavmim,bu Kur’an’ı mehcur bıraktı’’(Furkan 30) Kıyamet günü Allah’ın gönderdiği) Resul de şöyle diyecektir: “Ya Rabbi, kavmim, bu Kur’an’ı ‘’ mehcur’’ edilmiş bıraktılar. (Benim kavmim Kur’an’ı görünüşte benimsedi(El üstünde tuttu,Yüksek duvarlara astı,kimileri O’nu hıfz etti,her yerde ve çokça okundu amma ve lakin onun manasından ,amacından habersiz yaşadı,yaşamına tatbik etmedi).Yani ‘’Mehcur’’ bıraktı, ondan hicret etti,onunla yollarını ayırdı,onu yaşamına tatbik etmedi…Lafzını okuyup durdular, manasını ve mealini anlayıp uygulamaya yanaşmadılar, hikmetini ve hükmünü araştırıp uygulamak üzere Onu temel başvuru kaynağı yapmadılar” diye şikâyet edecektir.)   Kendilerine şefaat edeceğini umdukları Peygamber veya onun yolunu izleyerek toplumunu hak dine çağıran İslâm dâvetçileri, “Ey Rabb’im!” diyecekler, “Benim halkımdan Müslüman olduğunu iddia eden bazı kimseler, bu Kur’an’ı tozlu raflar içine hapsederek terk ettiler. Kimileri onu anlamak ve uygulamak niyeti taşımaksızın okudu; ölülerin ruhlarına üfledi; kimileri onun yerine, başka eserleri başucu kitabı hâline getirdi; kimileri onu, üzerinde çalışmalar yapmaya yarayan bir malzemeden ibaret gördü; kimileri de onun bu çağda geçerliliğini yitirmiş bir kitap olduğunu ileri sürerek hayatın dışına itti; bunların yaptıklarından şikâyetçiyim yâ Rab!” diyecek.   Dikkat edilirse ayette ‘’terk etti’’manasındaki Mütriken kullanılmıyor.Yani benim kavmim Kur’an’ı terk etti demiyor.Çün kü Kur’an’ı terk eden kimse yok,Kur’an’ı ‘’Mehcur’’ bırakanlar var…   Yani Müslümanlar Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu ,her çağa gerek ve yeter olduğunu,O’nun yegane kurtuluş rehberi olduğunu bilecek,makamlarla enfes okumalar yapacak,O’nu baştan sona hıfzedecek fakat bütün bunlara rağmen hayatlarına rehber yapmayacak,anlamayacak,amel etmeyecekler.Bu ne yaman çelişki ya Rabb’im… Enes’den (ra) rivayetle Hz Peygamber(SAV) buyurur ki; ‘’Kur’ân’ı gırtlaklarından aşağı inmeyen bazı kimseler okuyacaktır. Bunlar dinden okun yaydan çıkması gibi çıkacaklar.’’   Sevban (r.a.)ten rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:    -"Yakında (ahir zamanda) milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için)biri birlerini davet edecekler."Birisi şöyle sordu:   -"Bu (bize karşı olan dayanışmaları) o gün bizim sayıca azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi. Rasulullah (s.a.v.) cevap verir: -"Hayır, tam aksine siz o gün çok kalabalık, fakat selin önündeki çerçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah,(ayetlerine aykırı davranıp, bu ayrılıklarınızdan dolayı)düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak" buyurdu.   Yine bir adam: -“Vehn nedir? YaRasulullah” diye sorunca: -"Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir" buyurdu…   (Bkz.:Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/421.)   Ve sonuç dünya hayatında yenilgi,işgal,sefalet,zulüm,ahiret hayatında da cehennem…   ’’Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.’’ (Nisa 115)    Yani; Her kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü'minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytana) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda(şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır!   Fe-eyne teżhebûn(تَذْهَبُونَۜ  فَاَيْنَ)  Şu halde (ey insanlar), siz nereye kaçıp-gidiyorsunuz? (Allah’tan kurtulmak imkânsızdır.)(Tekvir 26)   Ama Hakikat odur ki; (Allah’ın bu davetine uyup iman eden ve) Güzel amel işleyenlere (cennetle beraber) daha güzeli, bir de ziyadesi (Allah’ın Cemâlini görmesi) vardır. Onların (cennete ve rü’yete ulaşanların) yüzlerine zillet ve mahcubiyet (ayıpları) bulaşmayacak (hep emniyet ve saadet içinde olacaklar) dır. İşte bunlar cennet ehlidir ve orada daimi yaşayacaklardır.(Yunus 26)   İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlere, idarecilere, askerî erkâna ve müslümanlara, devlet nimeti, daha güzel mükâfat var. Fazlası da, cemâllullah’ı görme de var. Yüzlerine ne siyah toz lekeleri bulaşır, ne de onlarda, zillet emaresi görürsün. Onlar cennet ehlidirler. Orada ebedî yaşarlar.   Hakikat tatlıdır.Onu acı kılan insanın cehaleti,hadsizliği ve azgınlığıdır.Selam olsun hakikate ram olanlara…   Selametle kalın. Aklı Selim,Kalbi Selim,Hissi Selim Selim,Zevki Selim…    
Ekleme Tarihi: 27 Kasım 2020 - Cuma

HAKİKATİN TADI !!!

 

"Gerçekler acıdır’’ sonucuna ulaşmış insanoğlu yaşam tecrübesi ile. İnsanların sözünü edip durduğu acı gerçekler, çoğunlukla ne acıdır, ne de gerçek .Acı olan gerçeklerin gizlenmesi,aldanma ve aldatılmadır.(özellikle de Allah’ın adıyla )… İnsan dehası bu nedenle gerçeklere önem vermeyi bırakmış ve sahte bir dünya kurmaya yönelmiştir. Sahte dünyada yaşam sahte, söylemler/nutuklar sahte, Kulluklar sahte,sevgiler sahte, dostluklar sahte,ilişkiler sahte,rakamlar sahte, gıdalar sahte, ilaçlar sahte…

 

‘’Gerçekler acıdır derler de,hakikatin tadını söylemezler’’ der Üstat İsmet Özel. Öyle ya Hakiki bir gülümseme,içten gelen bir selam,riyasız bir namaz,bilinçle yapılmış bir yardım,Adaletle verilmiş bir karar,Müslümanca bir yaşam ve ölüm sonunda hak edilmiş bir Cennet hakikattir ve çok ‘’tatlıdır’’


Gerçeği söylemek güç ve cesaret ister,bedel ister.Dışlanma,hor görülme,sürgün,can ve mal güvenliğini yitirme,tehdit ve belki de şehadet bekler sizi.

 

Oysa; Maslahata uygun sözler söylemek,aldatmak, yalan yanlış uydurmak,oyalamak ve oyalanmak, kulağa ve gönle hoş gelir.

 Dost acı söylermiş derler; Bu nedenle acıyı uyuşturmak, hastalığı gizlemek ve sizi oyalamak yerine, müsade edin bu hastalığa, bu yaraya parmak basayım ve acı konuşayım, sert söyleyeyim açık ve gerçekçi olup diyeyim ki: "kanser tümörü kanına, beynine ve kalp hücreleri ne kadar sirayet etti ve çok ilerledi. Bu nedenle elimizi çabuk tutmalıyız. Zira vakit çok dar, ölüm yakın,facia ise derin!"...

‘’O yaklaşmakta olan, ( kıyamet ve ahiret giderek) yaklaşmaktadır.’’ (Necm 57)

 

İsmet Özel’in naif ifadeleriyle yaptığı uyarıya da kulak verelim…

 

“Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ”
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan
“Bakın yaklaşıyor...”

 

Bu sebeple ‘’ama,fakat,lakin’’ olmadan,apaçık ve  sert sözlerim, iğneleyici, keskin ve net eleştirilerim biraz acı geliyorsa; bu acılığı benim kusurum kabul edin(zira söylediğim her şeyin ilk muhatabı kendi nefsimdir) ama bu acı sözlerde bir hakikatin, bir gerçeğin yattığına inanıyorsanız, yabana atmayın. Bu sözlerin acılığı benim, gerçeğin/hakikatin tadı sizin olsun…

Fukan Suresi 30.Ayeti her okuduğumda vücudum tüm zerrelerine kadar titrer.Zira yer hesap verme yeri,Zaman hesap verme zamanı,şikayette bulunan ise Peygamberimiz. Mesele çok ciddi…

’’Ve Resul Dedi ki; Ya Rabbi; Muhakkak ki benim kavmim,bu Kur’an’ı mehcur bıraktı’’(Furkan 30)

Kıyamet günü Allah’ın gönderdiği) Resul de şöyle diyecektir: “Ya Rabbi, kavmim, bu Kur’an’ı ‘’ mehcur’’ edilmiş bıraktılar. (Benim kavmim Kur’an’ı görünüşte benimsedi(El üstünde tuttu,Yüksek duvarlara astı,kimileri O’nu hıfz etti,her yerde ve çokça okundu amma ve lakin onun manasından ,amacından habersiz yaşadı,yaşamına tatbik etmedi).Yani ‘’Mehcur’’ bıraktı, ondan hicret etti,onunla yollarını ayırdı,onu yaşamına tatbik etmedi…Lafzını okuyup durdular, manasını ve mealini anlayıp uygulamaya yanaşmadılar, hikmetini ve hükmünü araştırıp uygulamak üzere Onu temel başvuru kaynağı yapmadılar” diye şikâyet edecektir.)

 

Kendilerine şefaat edeceğini umdukları Peygamber veya onun yolunu izleyerek toplumunu hak dine çağıran İslâm dâvetçileri, “Ey Rabb’im!” diyecekler, “Benim halkımdan Müslüman olduğunu iddia eden bazı kimseler, bu Kur’an’ı tozlu raflar içine hapsederek terk ettiler. Kimileri onu anlamak ve uygulamak niyeti taşımaksızın okudu; ölülerin ruhlarına üfledi; kimileri onun yerine, başka eserleri başucu kitabı hâline getirdi; kimileri onu, üzerinde çalışmalar yapmaya yarayan bir malzemeden ibaret gördü; kimileri de onun bu çağda geçerliliğini yitirmiş bir kitap olduğunu ileri sürerek hayatın dışına itti; bunların yaptıklarından şikâyetçiyim yâ Rab!” diyecek.

 

Dikkat edilirse ayette ‘’terk etti’’manasındaki Mütriken kullanılmıyor.Yani benim kavmim Kur’an’ı terk etti demiyor.Çün kü Kur’an’ı terk eden kimse yok,Kur’an’ı ‘’Mehcur’’ bırakanlar var…

 

Yani Müslümanlar Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu ,her çağa gerek ve yeter olduğunu,O’nun yegane kurtuluş rehberi olduğunu bilecek,makamlarla enfes okumalar yapacak,O’nu baştan sona hıfzedecek fakat bütün bunlara rağmen hayatlarına rehber yapmayacak,anlamayacak,amel etmeyecekler.Bu ne yaman çelişki ya Rabb’im…

Enes’den (ra) rivayetle Hz Peygamber(SAV) buyurur ki;

‘’Kur’ân’ı gırtlaklarından aşağı inmeyen bazı kimseler okuyacaktır. Bunlar dinden okun yaydan çıkması gibi çıkacaklar.’’

 

Sevban (r.a.)ten rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 

 

-"Yakında (ahir zamanda) milletler, yemek yiyenlerin (başkalarını) çanaklarına (sofralarına) davet ettikleri gibi, size karşı (savaşmak için)biri birlerini davet edecekler."Birisi şöyle sordu: 
 -"Bu (bize karşı olan dayanışmaları) o gün bizim sayıca azlığımızdan dolayı mı olacak?” dedi. Rasulullah (s.a.v.) cevap verir:

-"Hayır, tam aksine siz o gün çok kalabalık, fakat selin önündeki çerçöp gibi zayıf olacaksınız. Allah,(ayetlerine aykırı davranıp, bu ayrılıklarınızdan dolayı)düşmanlarınızın gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak, sizin gönlünüze de vehn atacak" buyurdu.

 

Yine bir adam:

-“Vehn nedir? YaRasulullah” diye sorunca:

-"Vehn, dünyayı (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir" buyurdu…

 

(Bkz.:Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/421.)

 

Ve sonuç dünya hayatında yenilgi,işgal,sefalet,zulüm,ahiret hayatında da cehennem…

 

’’Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.’’

(Nisa 115)

 

 Yani; Her kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü'minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytana) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda(şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır!

 

Fe-eyne teżhebûn(تَذْهَبُونَۜ  فَاَيْنَ)

 Şu halde (ey insanlar), siz nereye kaçıp-gidiyorsunuz? (Allah’tan kurtulmak imkânsızdır.)(Tekvir 26)

 

Ama Hakikat odur ki;

(Allah’ın bu davetine uyup iman eden ve) Güzel amel işleyenlere (cennetle beraber) daha güzeli, bir de ziyadesi (Allah’ın Cemâlini görmesi) vardır. Onların (cennete ve rü’yete ulaşanların) yüzlerine zillet ve mahcubiyet (ayıpları) bulaşmayacak (hep emniyet ve saadet içinde olacaklar) dır. İşte bunlar cennet ehlidir ve orada daimi yaşayacaklardır.(Yunus 26)

 

İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlere, idarecilere, askerî erkâna ve müslümanlara, devlet nimeti, daha güzel mükâfat var. Fazlası da, cemâllullah’ı görme de var. Yüzlerine ne siyah toz lekeleri bulaşır, ne de onlarda, zillet emaresi görürsün. Onlar cennet ehlidirler. Orada ebedî yaşarlar.

 

Hakikat tatlıdır.Onu acı kılan insanın cehaleti,hadsizliği ve azgınlığıdır.Selam olsun hakikate ram olanlara…

 

Selametle kalın.

Aklı Selim,Kalbi Selim,Hissi Selim Selim,Zevki Selim…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adanagundemi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2023 acotr.org https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2023 casino siteleri deneme bonusu veren siteler