Türkler Malazgirt Savaşından sonra Anadolu’ya tekrar döndüklerinde Orta Asya ya giderken İran dağlarında yaşana Kürtleri Anadolu’nun doğusunda yerleşik hayata geçmiş olarak buldular.   Kürtler bazı rivayetlere göre Araplardan sonra ikinci bazı rivayetlere göre üçüncü Müslüman olmuş kavmidir. Türkler Anadolu’nun doğusunda kendileri gibi Müslüman bir kavimle karşılaşınca Anadolu’nun batısına gitmeyi tercih etmişlerdir.   Türkler ve Kürtler İki Müslüman topluluk olarak Bin yıldır Anadolu da kardeşler olarak yaşadılar.   Osmanlı döneminde Kürtler, Türklerle aynı haklara sahipti. Kendi dillerinde eğitimlerini yapıyor, Kürtçeyi özgürce konuşabiliyorlardı.   Her şey İttihat ve Terakki ile değişti. Oysaki İttihat ve Terakkinin içinde Kürt alim ve aydınlarda vardı.    1908 De yaşanan İttihat ve terakki darbesinden  sonra  İslamcılar, Türkler ve Kürtler kaybeder iken Yahudiler, Ermeniler vs Hıristiyan azınlıklar kazandı.   1924 Yılında yapılan anayasa ile bir kez daha İslamcılar, Türkler ve Kürtler kaybederken tüm azınlıklar adına Sabetaistler kazanıyordu.  Özellikle tek parti döneminde Abdullah Cevdet ve Mahmut Esat Bozkurt Kürtlerin ikinci sınıf vatandaş olduğunu açık açık savundular. Kürt dilini konuşmak ve Kürtçe eğitim yasaklandı. Tüm Kürtçe il, ilçe ve köy isimleri değiştirildi. Çocuklara Kürtçe isim konması dahi yasaklandı.   12 Eylül 1980 gelindiğinde tek parti dönemindeki tüm sert tedbirlere yeniden dönüldü.   Rahmetli Özal Kürtçenin günlük kullanımı konusunda bazı girişimlerde bulunsa da şartların müsait olmamsı nedeniyle pek yol alamadı.   Kürtçenin yasaksız kullanımı için Ahmet Kaya gibi bireysel uğraş verenler olsa da toplumsal linçe uğrardılar. Maalesef Ahmet Kayayı linç edenlerin içinde bu gün altılı masayı destekleyen Kürt sanatçılarda vardı (Ahmet Kaya’yı linç etme eylemi 10. Yıl marşı okunması ile başlanmıştı. Bu gün Ahmet kakayı linç etmek için 10. Yıl marşı okuyanlar altılı masayı destekleyenlerdi).   Kürtlerin kaderi Ak Partinin iktidara gelmesi ile değişti. Recep Tayyip Erdoğan tüm riskleri alarak yani Kemalistlere, kafatasçı Türk milliyetçilerine, Milliyetçi Kürtlere ve PKK rağmen bu ülkede bir Kürt gerçeği olduğunu dile getirdi. Kürtçe dil kursları kurulmasının önünü açtı. Üniversitelerde Kürtçe dil fakültelerinin açılmasını sağladı. Kürtçe televizyon kanalı kurdurdu. Çocuklara Kürtçe isim verme yasağını kaldırdı. Kürtçe köy isimlerinin yeniden kullanımına izin verdi.  Belki bu haklar birileri için bir şey ifade etmeye bilir ama devrim kanunları hala geçerli iken Recep Tayyip Erdoğan’nın yaptıklarını ve aldığı riski küçümsemek tarihi bilmemektir.   14 Mayısta Türkiye için çok önemli bir seçime gidecek. Maalesef 6’lı masanın söylemi İttihat ve terakkinin söylemleri ile aynı bir nevi bu gün İttihat ve terkinin muadili konumunda. Bu gün yine 1908 de İttihat ve Terakki darbesi öncesindeki gibi İttihat ve Terakkinin muadili içerisinde bazı Kürtler yer almakta ve Kürtleri 6 lı masaya oy verdirmeye çalışmaktalar.   Türkiye de insanlar istedikleri partiye oy vermekte özgürdürler. Ancak hiç kimse tarihten ibret almadan Oy kullanmamalı. Yoksa 1908 deki gibi olası İttihat ve Terakki iktidarında yine Kürtler kaybedecek yine İslamcılar kaybedecek yine Türkler kaybedecek.