Bir kurbağayı kaynar suyun içine bırakırsanız hemen tepki vererek zıplar ve kendini dışarı atar. Ama yavaş yavaş suyu ısıtır iseniz keyif almaya başlar refleks dahi göstermez. Kapitalist sistem müslümanlar üzerinde de başarıyla kurbağa deneyini uyguladı ve gayet başarılı oldu. 28 şubat sürecinde baskılar arttıkça daha çok direnen mücahid ve mücahide Müslümanları karşılarında bulduklarında suyu direkt 100 dereceye getirmek suretiyle beklenmedik bir tepki ile karşılaştılar. Kur'anı Kerim'i hayat kitabı mahiyetinde görmeyen ve vahyi tam kalbine koymayan kişiler üzerinde ise suyun yavaş yavaş ısıtılması onlara keyif vermeye başladı. Müslümanlar para ile tanıştı ve Napolyon cemaatine mensup gibi bu çağın en büyük putu haline gelen parayı hemen benimseyip, karşısına geçip tapma derecesine kadar geldiler. Biraz geçmişe gidelim. Bundan tam 19 sene evvel siyonistlerin insanları çılgınlar gibi tüketmeye alıştırması lâzımdı. Müslümanların da banka ile çalışmaları lazımdı ki su yavaşça ısınsın. İnsanlara kredi kçeşidiniıtmak suretiyle kapı kapı gezerek bedava şemsiye bile dağıttılar. Fabrika değil boş bulduları yere AVM diktiler. Tüketmek alışkanlığıyla banka sayesinde tanıştılar ve herkesin cebine 3 veya 5 kredi karti soktular. Banka ile çalışınca krediniz hazır, yüzde bilmem kaç faiz ile ev, araba, ihtiyaç kredisi hazır diyerekten şeytanî bir proje geliştirdiler.   ("Allah Teâlâ'nın kitabını, Hz Peygamber'in sünnetini araştırdım faizden daha şerli bir günah görmedim. Çünkü faiz yemek Allah'la savaşmaktır." İmam Malik )   Sistem ilk başta kredi kartı ile başladı, maaşları faizli bankadan almaya başlayan insanlar hatta daha sonra fatura talimatı ile parasını hep içeride bıraktı. Müslümanlar tefecinin evinden çay bile içmez iken hatta faizli banklarda bile oturmaz iken şimdi faizli bankadan çıkmaz oldular. İşte bu sebeptendir ki ne zaman hayatlarının ortasına Kur'an ve sünneti koyarlarsa o zaman bankanın önünden geçerken Allah azze ve celle'ye sığınırlar. Sistem seni modern köle haline getiriyor,  borçlandırıyor sonra da hem Ahiretin hem dünyan yanıyor (Allah muhafaza).   Hz. Peygamber (s.a.v )Vedâ haccında şöyle buyurmuştur. "Dikkat edin. Câhiliye döneminin faizlerinin hepsi de kaldırılmıştır. Ana paralarınız sizindir. Bu suretle ne haksızlığa uğratılmış, ne de haksızlık yapmış olursunuz..." (Ebû Dâvûd, "Büyû'", 5). Ünlü Yahudi modacı Müslümanların giyinişini biz belirliyoruz diyor. Ne kadar manidar! X bir markada idareci bir arkadaşım ile konuşurken bana zengin bir çocuğun 13 adet tişört çalması ve ailesine haber verildiğinde ailenin bir şok yaşadığını, çoçuğun hırsızlık yapması zaten şok etkisi oluşturur iken ailede ikinci bir şok da annesinin sözleri ile oluyor. "Hep bu kız arkadaşı yüzünden!"  Bunu demesinin sebebi tişörtler güya kızların giydiği türdenmiş ve annesi hemen suçlu olanın oğlunun kız arkadaşı olduğunu idda etmiş ve oğlum onun isteklerini karşılıyor gibi sözler söylemiş. Mağaza idarecisinin söze müdahale etmek suretiyle "hanımefendi, o tişörtler erkekler için" demesi üzerine kadının ikinci bir şok yaşaması bir olmuş. Ve çocuk 11 sene gibi bir ceza almış. Kleptomani: Hırsızlık genellikle kazanç elde etmek için yapılır oysa kleptomanların genellikle aldıkları malı ödeyecek paraları vardır ve çoğu kez aldıkları şeyin maddî kıymeti de yoktur ama kişi içindeki çalma dürtüsüne karşı koyamaz, alır ve aldığı şeyi saklar.  Mağaza çalışanlarından biri, sattıkları ürünlerin bazılarının lgbt hakkında olduğunu söyleyince kendisine bir soru sormak istedim o da kabul etti. Bana demişti ki onlar ne yapsa moda oluyor ben de ona peki çarşafı moda yapsalar bu millet onu onu da giyer mi dedim. Elbette giyerler yeter ki moda olsun! Dedi. Bunlar Allah'ın dediğini değil, modanın dediğini yapıyor. Bir diğer put çeşidi moda putu! Yine bu moda putu ülkemizdeki açık deve hörgücü suretinde kadınlar üzerinde de tesirini göstermişti. Peygamber efendimiz (s.a.v) Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığır kuyruğu gibi birşeyler taşıyıp onu insanlara vuran insanlar; giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allah'a itaaten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü  gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Halbuki onun kokusu şu, şu kadar uzak mesafeden duyulur." buyurdular." [Müslim, Cennet  53, (2857), 52, (2128).]   Alimlerimiz bu hadisleri, Resulullah'ın (s.a.v) gaybtan haber verme nevine giren mucizelerinden biri olarak değerlendirmişlerdir. Çünkü hadislerde zikri geçen ihbarlar az bir zaman sonra vuku bulmaya başlamıştır.   Baş örtüsü sorunu moda ile renklendi ve siyonistlerin istediği şekilde artık baş örtülü dj, hakem, her kurumda var fakat yukardaki hadisde tarif edilen giyinmiş çıplaklar olarak. Baş örtüsünü kazandık ama örtünün altındakı başlari kaybettık. Allah şifa versin bu hastalığa.  Kurbağa misali suyu yavaş yavaş ısıtarak islamın içini boşaltılar. Müslümanların desteği ile hatta keyif almaya bile başladılar çünkü hallerinden memnun bir hayat sürüyorlar. Şeytan onlara hayatlarını süslü gösteriyor ve hayatlarını giyinmiş çıplak olarak geçirmeyi bile kabul ediyorlar. Allah Azze ve Celle'nin emrettiği şekilde tesettürü giyinmiyorlar. Bu sorunlar için yegane çare Müslümanların hayatını Kur'an ve sünnete muvafık surette yaşamasıdır.    Biz, bir memleketi (zulüm, isyan ve taşkınlıklarından dolayı) helak etmek istediğimiz zaman, onun refahtan şımarmış (kendini yeterli görüp Allah’a ihtiyaç duymayan) elebaşılarına (tebliğcilerle ibadet ve itaati) emrederiz, onlar da fâsıklığa saparlar/dinî kuralları çiğnerler. Artık o (ülke)nin üzerine azap sözü hak olur. Derken biz de onu yerle bir ederiz. Isrâ Sûresi / 16.Ayet